
Güven Nedir? Neden İhtiyaç Duyarı? Nasıl Anlarız?
Güven Nedir?
Güven, bir başka kişinin niyetine, karakterine ve davranışlarının tutarlılığına dair olumlu beklentilerin olması, bu beklentilerin gerçekleşeceği varsayımıyla kendimizi belli ölçüde savunmasız bırakma kararıdır. Güven, genelde beklentiler üzerinden şekillenir. İlişkide olduğumuz kişinin bizim beklentilerimize uygun davranması güven oluşturan faktörlerden biridir.
- Beklenti: Güven, beklentiler üzerine kurulur. Ne beklediğimiz (dürüstlük, sadakat, yardım, vs.) bizim güven sürecimizi etkiler. Bu nedenle kendi beklentimizin de farkında olmalıyız.
- Risk & Savunmasızlık: Güvenen kişi bir miktar kontrolü kaybeder ya da zarar görme olasılığına açık olur. Güvenmek yaralanabilme ihtimalini de beraberinde getirir fakat ironiktir ki derin bağlar kurmanın yolu da buradan geçer.
- Tutarlılık: Güvenin artması için önceki davranışların beklentilerle uyumlu olması gerekir. İlişkide olduğumuz kişinin davranış örüntüsüne aşinalık geliştirmek de güveni pekiştirir.
- Karşılıklı İlişki: Güven genelde tek yönlü değil; ilişkide karşı tarafın da güven oluşturacak davranışları sergilemesi önemli. Prof. İoanna Kuçuradi’nin de dediği gibi; güven oluşması için 3 şeye ihtiyaç vardır, güvenebilen biri ile güvenilebilecek biri ve karşılaşma için uygun ortam.
Güvenmeye Neden İhtiyaç Duyarız?
İnsan olarak hepimiz sosyal varlıklarız ve ilişki kurma ihtiyacındayız. İlişki kurmanın tanımı geçmişten günümüze çokça farklılık gösterdi. Buna rağmen “güven” her zaman ilişkilerin temelini oluşturmuştur. Güven, bağ kurmanın hem koşuludur hem de göstergesidir.
Derin bağlar kurmak, kendimizi var hissettiğimiz alanlar yaratmak ve sosyal ilişkilerimizi geliştirmek için güvene ihtiyacımız var. Güven, sosyal ilişkilerde çok önemli bir rol oynuyor; etkileşimlerde bulunma kararı, iş birlikleri, dostluklar, romantik ilişkiler gibi pek çok alanda çıkıyor.
Birine Güvendiğimizi Nasıl Anlarız?
- Verdiği sözleri tutuyorsa; sözleri ile davranışlarının tutarlı olduğunu görüyorsak.
- Sık sık iletişim halindeysek ve açıklık varsa. Duygular, beklentiler net ifade ediliyorsa.
- Bahaneler ya da yalan yerine dürüstlük varsa, hatalarında özür diliyorsa.
- Yardıma ihtiyacım olduğunda destek veriyorsa, sorumluluk alabiliyorsa.
- Ben rahatça destek isteyebiliyorsam, ihtiyacımı ifade edebileceğim bir ortam buluyorsam ve aynı şekilde karşımdaki kişi de benden destek isteyebiliyorsa.
- Güven verdiğini hissettiriyorsa: rahatız, kırılma korkusu az, kendimi ifade etmekten çekinmiyorum.
- Geçmişte hayal kırıklığı yaşattıysa bile sonrasında davranışlarını düzeltmeye çalıştıysa güveni tekrar inşa etme isteği gösteriyorsa.
İnsanlar genellikle yüzeysel işaretlere (örneğin görünüş, ilk izlenim) güvenme eğiliminde ama bunlar yanıltıcı olabilir. Bilgi, eylem ve geçmiş davranışlara bakmak gerekiyor.
Güvenmeyi Etkileyen Faktörler Nelerdir?
Son yapılan uzun zaman dilimine yayılmış araştırmalar bize bununla ilgili ayrıntılı bilgi sunuyor.
Güvene Eğilim Gösteren Kişi Faktörleri
Güveni başlatan kişinin özellikleri:
- Kişilik ve Duygusal Durum: Açıklık, uyumluluk, öz-yeterlik, bağlılık, katılım, olumlu duygu durumu.
- Kültürel Arka Plan: Kolektivist kültürlerden gelen kişiler genelde daha yüksek başlangıç güveni gösteriyor.
- Önceki Deneyim ve Öğrenilmiş Güven: Daha önce güven ilişkileri yaşayanlar yeni ilişkilerde daha hızlı güveniyor.
- Cinsiyet ve Yaş: Küçük ama anlamlı etkiler; kadınların hafifçe daha yüksek güven eğilimi gösterebildiği görülüyor.
Güvenilen Kişi Faktörleri
Güvenin esas hedefi olan kişiye dair özellikler:
- Uzmanlık ve Beceri: Konusunda yetkinlik ve yüksek performans.
- Güvenilirlik ve Tutarlılık: Verilen sözleri yerine getirme, öngörülebilirlik.
- Şeffaflık: Bilgi paylaşımında açık olmak, saklama eğiliminde olmamak.
- İtibar ve Geçmiş: Daha önceki olumlu ün, önceki iyi deneyimler.
- Kişisel Özellikler: Dürüstlük, iyi niyet, karakter sağlamlığı.
Bağlamsal / Ortam Faktörleri
İlişkinin gerçekleştiği sosyal ve fiziksel ortam:
- Grup İçi Aidiyet: Aynı ekibe, kültüre veya gruba ait olma.
- Paylaşılan Zihinsel Modeller: Ortak hedef, ortak anlayış.
- Takım Uyumu ve İletişim: Güçlü ekip bağı ve açık, çift yönlü iletişim.
- Görev Yapısı ve Belirsizlik: Karmaşık veya riskli görevlerde güven daha fazla sınanıyor.
- Coğrafi / Elektronik Mesafe: Fiziksel yakınlık güveni kolaylaştırıyor; uzaktan çalışma güveni zorlaştırabiliyor.
Güven, tek bir eylem değil; ilişki boyunca tekrar tekrar sınanan bir süreçtir. Aynı zamanda bir tercihtir. Geçmiş deneyimlerinde güven anlamında yara almış kişiler güvenmekte problem yaşayabilirler fakat bunun iyileşmesi yine ilişkiler aracılığıyla olur. İlişkilerde yara alırız ve ilişkilerde iyileşiriz.
Güvensizliğin Sebepleri Nelerdir?
- Olumsuz Önceki Deneyimler: İhanet, aldatma veya travmatik ilişkiler, yeni ilişkilerde temkinli ve kuşkucu tutum doğuruyor. Özellikle ilk bağlanma figürü olan ebeveynlerle yaşanmış olumsuz güven deneyimleri birine karşı güvenmekte zorlanmamızın en temel sebeplerinden biridir.
- Düşük Öz-Yeterlik ve Özgüven: “Kendimi koruyamam” inancı, başkalarına güvenme riskini yükseltir. İlişki içinde olduğumuz kişi güvenimizi zedeleyecek bir davranış sergileyebilir ve biz sağlıklı yetişkinler olarak bunun yarattığı tüm duygu ve düşüncelerle başa çıkabiliriz, buna duyduğumuz güven ilişkilerde belirleyicidir.
- Aşırı Kaygı ve Güvensizlik Şemaları: Yüksek belirsizlik algısı ve kontrol ihtiyacı, güveni zorlaştırır. Her şeyi kontrol etme isteği ve istediğimiz gibi olmazsa kaygısı insanlara güvenmenin önünde en büyük engellerden biridir. Çünkü böyle olursa insanları da kontrol etmek isteriz ve karşımızdaki kendisi olabileceği alanı bulamaz, böylece uzaklaşmaya başlar. O uzaklaşınca kontrolcü bireyin güvensizliği tescillenir ve kendini gerçekleştiren kehanet ortaya çıkar. Karşımızdaki kişiye daha güvenimizi boşa çıkarmamışken her an boşa çıkaracakmış gibi davranırsak, er ya da geç güven kaybı yaratacak bir davranışla karşılaşırız.
- Kişilik Özellikleri: Aşırı kuşkuculuk, düşük açıklık, düşük uyumluluk.
Güvensizlik, tek bir olaydan çok; kişisel yatkınlık + karşı tarafın tutarsızlığı + bağlamsal stres üçgeninin kesişiminde ortaya çıkıyor.
Bu nedenle güveni onarmak için hem kişisel kaygı ve inançlarla hem de ilişki/iletişim ve ortam koşullarıyla eş zamanlı çalışmak gerekiyor.